Biraz bayat bir genelleme gibi olacak ama; erkekler de romantik filmleri severler. Sevdiklerini itiraf etmedikleri veya etraftan laf gelir diye sinemaya gidemedikleri için film yapımcıları zeki bir hamleyle romantik filmlere komedi unsurunu da eklediler ki erkeklerin bir kaçış noktası olsun. Ha bi' de; Ve Tanrı DVD'yi yarattı!
+ Hadi şu filme gidelim hayatım.
- O ne ya öyle? Romantik film mi?
+ Ya romantik ama komikmiş de.
- Eh iyi madem, komikse gidebiliriz.
Adını çoğumuzun doğru telaffuz edemediği Eternal Sunshine of the Spotless Mind'ı sadece kadınlar mı bayılarak izledi? Closer filminin konusu açıldığında erkeklerin hepsi sadece "Off yavrum Natalie Portman'ın striptiz sahnesi neydi öyle?" mi diyor? Hadi canım sen de...
The Notebook (2004)
Film huzurevinde yaşlı bir adamın yaşlı bir kadına kitap okumasıyla başlıyor. Kitap bir panayırda tanışan Allie Hamilton ve Noah Calhoun isimli iki gencin yaz aşklarını konu alıyor. Filmde yer alan karakterler o kadar gerçekçi ve doğal ki kendinizi hikayenin akışına kaptırmamamnız elde değil.
BKB Notu: 8/10
Ma vie en l'air (2005)
Yine çok güzel bir Fransız filmi. Son zamanlarda Le Fabuleux Destin d'Amélie Poulain (Amélie) ve Jeux d'enfants (Cesaretin var mi aşka?) ile kendinden söz ettirmeye başlayan Fransız filmlerinin güzel bir örneği daha. Yer yer komik, yer yer romantik bu filmin en güzel taraflarından biri de hikayeden bağımsız gibi gözüken ama aslında çok önemli olan küçük ayrıntılara verilen değer.
BKB Notu: 8/10
2 yorum:
Merhaba ben tekrar :)
Erkekler de sever tabi ki ancak ben şunu anladım bu karşısındaki dişiye bağlı..
Çocuğun sevgilisi telefonda sen ne kalassın biraz romantik olsana yaaa diye cocuğa nazlanırken , cocuk romantik film izleme teklifi yapıyordu bana. o zaman da ^kız arkadaşın neden öyle diyor. aksine coğu erkeğin allah tarafından bahsedilmemiş bir lutufa sahipsin, pek romantik boysun ^ demiştim. o da bana ^Karşımdakinden kaynaklanıyor^ dediydi.
Şimdi bu bir örnektir ben de halktan biriyim sonucta..
Bu arada mach pointi de tavsiye ederim .
Ben sizi rahatsız etmeye devam edeceğim.
Şimdi bloguma kacıyorum. hoşca kalın
rahatsızlık ne kelime efenim, başımızın üstünde yeriniz var :)
Yorum Gönder