22 Mart 2008 Cumartesi

How I Met Your Mother



"I'm his best friend. It's a lifetime commitment. You are his girlfriend. You are like flue. He spends two weeks in bed and you are history..."

OHA!

21 Mart 2008 Cuma

The World We Live In and Live In Hamburg

Depeche Mode 1984'te Hamburg konserine bu ismi vermiş. Bu konserden bir yıl önce doğan kardeşim Frodo dün akşam Hamburg'dan geldi İstanbul'a, oradan da Bursa'ya geçti. Ama çalıştığı için yorgun olan bu bünye poposunu kaldırıp da hava alanına kadar gidemedi, çünkü Frodo'nun geldiği saatte çoktan uyumuştu. Sabah uyanınca büyük bir pişmanlık kapladı vücüdumu ve hemen "hoşgeldin canım" telefonunu açtım içim burkularak.

Özledim seni be Frodo'm.
Aniden kapımda belirip "gel sana espresso ısmarlayayım" deyişini,
Tavla oynarken beni sinirlendirişini,
Üniversite döneminde eve kola getirişini,
Sarhoş olduğunda peşinden koşmayı,
Seni ayıltmak için büfeleri dolaşmayı özledim be Frodo'm.

The Lost Room



Ev arkadaşımın film arşivini karıştırıken (normal filmler, konulu falan) keşfettiğim bir dizidir The Lost Room. Aslında biraz eskiymiş de bizim haberimiz yok tabi. Amerika'da 2006 yılında yayınlanmış 6 bölümden oluşan bu mini dizi Sci-Fi Channel'da yayınlanmış (adamların bilim-kurgu kanalı diye bir olayı var, tebrikler!). Yayınlandığı kanaldan da anlaşılacağı üzere dizi bir bilim-kurgu dizisidir. "Ay ne o öyle bilim-kurgu falan, sevmem ben onu" diyenlere tavsiyem şudur; bir kereden bir şey olmaz, izleyin efenim.

Dizinin başrol oyuncusu Six Feet Under'dan tanıdığımız Peter Krause. Ha bir de 8 yaşındaki kızını canlandıran Elle Fanning var ki, yerim ben onu yerim...

Hidden Palms



Bu yaz Amerika'da gösterime giren gençlik dizisi Hidden Palms'ın yaratıcısı, aynı zamanda Dawson's Creek'in de yaratıcısı olan Kevin Williamson. Bu yüzden olsa gerek geçen gün Fox Life'da tesadüfen ilk bölümüne denk geldiğim diziyi araştırdım biraz. Dizi 13 bölümlük bir yaz projesi olarak başlamış fakat pek beğenilmemiş olsa gerek ki 8 bölüm ile yayın hayatını tamamlamış. Şimdiye kadar izlediğim kadarıyla piyasada dolanan diğer gençlik dizilerinden daha kötü değil. Hatta salt başrol oyuncusu kızımız yüzünden diziyi izleyen birçok ergen çocuk bulunur ve www.savehiddenpalms.com isimli siteler açılabilirdi, iyi pazarlayamadılar demek ki.

Bence fena bir dizi değil, zamanınız bolsa keyifle izleyebilirsiniz.

10 Mart 2008 Pazartesi

I Never Saw Blue Like That Before

- Sevgilimden ayrıldıktan sonraki dönemde... vık vık vık...
+ Evet.
- Birden fark ettim ki aslında o ben değilmişim... vık vık vık...
+ Ya öyle.
- Acı çekmedim desem yalan olur... vık vık vık...
+ Tabii.
- Ve asla o kadar kırmızı kalbim olmadı.

NE?!

Bulaşık yıkamamak için sessiz sinema oynarken "İhtiras Rüzgarlarını" veya ne bileyim "Esaretin Bedelini" anlatacaksın dediklerinde dahi bu kadar afallamamıştım. Brokeback Mountain'i İbne Kovboylar olarak çevirdiklerini gördüğümde bile bu kadar şaşırmamıştım. Ne tepki vereceğimi bilemedim. O ise uzaklara dalmıştı...

Elimi, kıvırcık saçlarının gizlemeye çalıştığı omzuna koydum ve "ne demek istediğini anlıyorum" duygusunu vermek istercesine hafifce okşadım.

London



Son zamanlarda çok film izler oldum ve şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki London bunların içinde en çarpıcı olanıydı. Gerek diyalogları, gerekse oyunculaklarıyla olsun ortalamanın üstünde, çok üstünde. 90 küsür dakikada Tanrı, Sex, Acı gibi derin konuları derin muhabbetlerle irdeliyorlar ve her konunun sonunu açık bırakıyorlar ki bu özellik filmi daha çok sevmenize sebep oluyor.

Sen N'aber Be?

Az önce ek$isozluk'te gecen haftanın en beğenilen entrylerine göz atarken şu haberle karşılaştım ve yarıldım.

İnternetteki en büyük film veri tabanı imdb.com için erişim engelleme kararı verilmesine rağmen, yazım hatası sonucu halen erişime açık olduğu ortaya çıktı. Yönetmen Mahsun Kırmızıgül’ün çekmiş olduğu “Beyaz Melek” isimli filmin kopyalarının yasalara aykırı olarak internetten dağıtıldığı bilgisine ulaşan Boyut Müzik’in İstanbul Başsavcılığı’na yapmış olduğu başvuruda, imbd.com, torrentturk.com, frmdivx.com, divxcity.org, turkdivx.net sitelerinin kapatılması istenmişti.

Hadi ulu insan Mahsun Kırmızıgül imdb.com sitesinin Beyaz Melek filminin kopyasını yayınladığını düşünecek kadar cahil diyelim de yargımıza ne oluyor kuzum. İnsan hiç mi araştırma yapmaz? Nedir bu site, adamlar cidden kopya film yayınlıyorlar mı acaba diye hiç mi merak edip siteye girmez? Hadi hiç birini yapmadın bari doğru siteyi kapat be adam!

Ahahaha adamlar imdb.com yerine imbd.com'u kapatmışlar ya...

9 Mart 2008 Pazar

Gitmek istemek...

Gitmek istemek ...
Nereye, nasıl, niye?
Önemli midir?
Değildir de aslında.
Rahat mı batıyor be kardeşim.
Evet rahat batıyor.
Gidiyorum ben...

Boş Not: Savinist ile içilen kahve sonrası düşünceler...

6. Amatör Caz Müzisyenleri Festivali



2003 yılından beri geleneksel hale gelen Anadolu Üniversitesi Amatör Caz Festivali 12-15 Mart tarihleri arasında gerçekleşecek. Açılış konseri ve atölye çalışması Sarp Maden'den.Daha fazla bilgi ve program için link. Fırsat yaratıp; katılmak, izlemek, dinlemek gerek sanki. Konserlere katılamasam da jam sessionlara katılacam, oldukça keyifli olacak diye düşünüyorum. Bu seneki jam session Live Room Bar&Pub'da.




Fikir sahibi olmanız için 2006'daki festivalden, JazzAbesk grubundan Saddest Song coverı.
Boş Tavsiye: Saddest Song, Morphine şarkısıdır. 90'lar rock soundunu seviyorsanız grubu tanıma ihtimaliniz oldukça yüksek. Bi' şekilde gözünüzden kaçtıysa, tanınmaya değer, dinleyin derim.

7 Mart 2008 Cuma

Haftanın Şarkısı

Okurlarımıza nasıl işkence edebiliriz diye düşünürken aklıma bloga bir şarkı ekleme fikri geldi. Bu şarkı bloga her girişinizde otomatik olarak çalmaya başlayacak, isteyenler "pause" tuşuna basıp durdurabilirler tabii.

"Haftanın Şarkısı" diye klasik bir başlık da koydum tam oldu. Şarkıyı doğru tahmin eden ilk kişi benden bir aferin alacak. İkinci de öyle, üçüncü de...

Evvel Zaman İçinde

İki küsür yıl önce sevgilimden ayrıldığımda bunalım takıldığım dönemde bir boşluğa saplanıp kalmıştım. Bugün şunu anladım ki; boşluğa saplanıp kalanlardan korkmak gerek. Çünkü o insanların ne yapacağı tahmin edilemez. O dönemin psikolojik durumundan mıdır nedir her şeyi yapabilme yetisinde görürler kendilerini. Uçmak mı? Ne var canım, gerekirse uçarım. Ben ise o dönemde kitap yazmak gibi beyhude bir heves edinmişim, işin ilginci ise giriş cümlesini telefonumda hala saklamam.

"İlişki dediğimiz, iki insanın ortak hafızası. Hafıza sahibini tehlikelerden korumak için iyiliklerden çok kötülükleri birikiriyor..." diyerek tanımlamaya çalışmıştı Ahmet Altan ilişkiyi. Oysaki o bile, tuvaletini henüz tamamlamış bir şahsın eliyle rahatsız edileceğini tahmin etmemiştir eserinin. Her ne kadar...

Yaratıcılık # 4